Nisan ayının başında 'Mersin limanında genetiği değiştirilmiş (GD) pirinç yakalandı” haberleri çıktığından beri, yetkililerden farklı açıklamalar geldi. Açıklamalar, kamuoyuna net bilgiler vermekten uzaktı. Şimdi de ilgili bakanlar Hayati Yazıcı ve Mehdi Eker, dünyada GD pirinç üretimi ve ticareti olmadığına dair açıklamalar yapıyor. Gerçekten öyle mi? Araştırmamız gerçeklerin tam tersi olduğunu ortaya koyuyor.
Yaptığımız araştırma sonucunda, Avrupa Birliği'nde 2006 yılından beri 344 adet yasa dışı genetiği değiştirilmiş pirinç vakası olduğunu ortaya koyduk. Bu rakam AB'de ortalama haftada bir genetiği değiştirilmiş pirinç yakalanması anlamına geliyor. Araştırma ‘AB Hızlı Uyarı Sistemi' verilerine dayanarak yapıldı.
Greenpeace Akdeniz Tarım Kampanyası Sorumlumuz Tarık Nejat Dinç “Mersin'de GD pirinç skandalı patlak verdiğinden bu yana ilgili Bakanlar sürekli olarak dünyada GD pirinç üretimi ve ticareti olmadığına dair açıklamalar yapıyor. Bu söylemler ne yazık ki gerçeği yansıtmıyor. Greenpeace olarak AB'nin resmi denetim raporlarını geriye dönük inceleyerek 2006'dan bu yana yaşanan GD pirinç vakalarının listesini çıkardık ve bu listeyi de kamuoyuyla paylaşmaya karar verdik” dedi.
AB'de görülen 344 yasadışı GD pirinç vakasının 150 tanesinin ABD, 169 tanesinin ise Çin kaynaklı olduğunu söyleyen Dinç, sözlerine şöyle devam etti: “Bu durum bize Mersin limanındaki skandal ortaya çıktığında neden ilgili ülke büyükelçiliklerinin konuya hemen müdahil olarak yoğun lobi faaliyetine başladığını ve gerek basına gerekse hükümet yetkililerine yanlış bilgi aktardığını ortaya koyuyor. Anlaşıldığı kadarıyla 2006'da uluslararası boyutta yaşanan ve 750 milyon dolarlık tazminatla sonuçlanan GD pirinç skandalının bir tekrarını yaşamak istemeyenler etkin lobi faaliyetleriyle konuyu örtbas etmeye çalışıyorlar.”
Bakanlığın bugüne dek el konulan pirinçlere sadece GD mısır ve soya testi yaptırdığını, bunun da pirinçlerin genetiği değiştirilmiş olup olmadığını ortaya koymasının teknik olarak imkansız olduğunu ifade eden Dinç, bu amaçla savcılığın İTÜ'ye yaptırdığı kapsamlı pirinç testlerinin sonuçlarının acilen kamuoyuna açıklanmasını talep etti.
GDO, bir diğer deyişle “Geri Dönüşü Olmaz”. Bugün soframıza kadar gelen GDO tehlikesiyle ilgili liste ve örnek vakalara göz gezdirebilirsin. (greenpeace)
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar