OECD raporuna göre caydırıcı önlemlere rağmen son 10 yılda Türkiye’nin alkol tüketim oranında düşüş değil artış var.
Hafta içinde OECD raporundan medyaya yansıyan Türkiye'nin alkol tüketimindeki yüzde 17'lik gerileme son 10 yıla değil, son 30 yıla, 1980-2010 dönemine ait. Sadece son 10 yıla bakıldığında vergi ve birtakım yasal düzenlemeler suretiyle uygulanan caydırıcı önlemlere rağmen Türkiye'de alkol tüketimi azalmadı, tersine yükseldi.
Türkiye'de 2002'de kişi başına tüketilen saf alkol miktarı 1.4 litreydi. OECD'nin son ölçümü yaptığı 2010'da söz konusu miktar 1.5 litre olarak kaydedildi. Çünkü OECD'nin hesaplaması içilen içki miktarı üzerinden değil, bir litre içkideki saf alkol oranı üzerinden yapılıyor. Oranlarsa şöyle: Bira yüzde 4-5, şarap yüzde 11-16, diğerleri yüzde 40. Bu araştırma için Türkiye'de 12 bin 280 hanede 24 bin 647 kişiyle konuşuldu.
Tüm dünyada tüketici piyasalarını araştıran Euromonitor'ın bulguları da aynı: İçilen içki miktarına göre 2005-2010 arasında Türkiye'de kişi başına içki tüketimi 18.3'ten 20.5 litreye yükseldi. Euromonitor 2011 ve 2012'de Türkiye'de içki tüketiminin daha da arttığını tahmin ediyor.
En fazla artışsa ise şarapta. Çeşidin artması ve kadınların ilgisi nedeniyle roze şarap tüketiminde ciddi bir artış söz konusu. Yine de bira tahtını koruyor. Rakı ve diğerlerinin yaklaşık iki, şarabınsa 10 katı kadar bira tüketiliyor Türkiye'de. Alkol tüketimindeki artış genç nüfus yoğunluğuna, gelirdeki yükselmeye, şehirleşmeye bağlanıyor.
Yine de Türkiye, OECD üyeleri arasında öteden beri en az alkol tüketen ülke. Ancak alkol tüketiminde Türkiye'yi sadece OECD ülkeleri geride bırakmıyor. En ilginci şu ki son dönem içki şirketlerinin gözünü kamaştıran artış Müslüman ülkelerde. Bu artış, yasakların işe yaramadığının da bir göstergesi. Çünkü söz konusu ülkelerin bazılarında içki topyekün yasak, bazılarında ancak istisnai durumlarda serbest.
BAHAR SARHOŞLUĞU
Euromonitor'a göre 2005-2010 döneminde Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ülkelerde içki tüketimi yüzde 25 artarak 11.7 milyar litreden 15.2 milyar litreye çıktı. Araştırma ekibinin başındaki Marlous Kuiper'e göre bu artışta ‘Arap Baharı'nın da kaydadeğer bir etkisi var: “Araştırmamız gösteriyor ki ‘Haydi meydana' diye tweet atarken biralarını yudumlamak Tunuslu ve Mısırlı gençler için özgürlüğün bir başka tadı.” The Economist'in çeşitli kaynaklardan derlediği bulgu daha da çarpıcı: Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde 2001-2011 arasında içki tüketimi tam tamına yüzde 72 oranında arttı. Aynı dönemde dünyanın geri kalanındaki artış ise yüzde 30'du. Dergiye göre Müslüman ülkelerdeki artış, yabancılara, turistlere ya da halkın Müslüman olmayan kesimine bağlanamayacak kadar yüksek.
İslam coğrafyasında en çok içki tüketilen ülke Lübnan: Yılda 2.3 litre (saf alkol miktarı olarak). Lübnanlıları 1.9 litreyle Türkler izliyor (The Economist'in bulgusu OECD'den de yüksek). Üçüncü ülke sürpriz: İran! Alkol tamamen yasaklandığından ev yapımı içkilerin bolca tüketildiği ülkede yıllık oran 1.2 litre. Sonra 0.6 litreyle Endonezya, 0.4 litreyle Mısır geliyor. Listenin sonunda ise 0.1 litreyle Pakistan var.
Kaynak: Hürriyet
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar