Yapılan ölçümlerde Türkiye'deki elektromanyetik kirlilik limitlerinin Avrupa'nın 200 katı olduğu tespit edildi. Radyasyon çöplüğüne döndüğü anlaşılan Türkiye'de devletin ve şirketlerin insan sağlığını hiçe saydığı bir kez daha ispatlandı.
Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Çerezci, Türkiye'de elektromanyetik kirliliğin limitlerin üstünde olduğunu belirterek, "Türkiye'de limitler 200 birim, Avrupa'da ise 1 birim civarında değişiyor" dedi.
Nilüfer Belediyesi, elektromanyetik alanlarla ilgili yaptığı çalışmalar hakkında kamuoyunu bilgilendirdi. Belediyede yapılan toplantıda Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Çerezci, elektro manyetik alanlar ve sağlığa etkileri hakkında bilgiler verdi.
Nilüfer'de çeşitli araştırmalar yaptıklarını ifade eden Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, "93 adet yüksek gerilim ve 228 adet baz istasyonu kaynaklı olmak üzere 321 adet ölçüm yaptık. 20 pilot okulda elektro manyetik ölçümler yapılmasını sağladık. Türkiye'de insan hayatı Avrupa ülkelerine göre çok daha önemsiz. Ülkemizdeki elektro manyetik alan seviyesi Avrupa ülkelerinin belirlenen değerlerinin üzerinde. İnsan hayatını önemseyen bilim biyolojik etkileşim riskini de dikkate alınmalıdır" diye konuştu.
Türkiye ve Nilüfer'de elektromanyetik alanlarla ilgili limitlerin yüksek olduğunun altını çizen Prof. Dr. Osman Çerezci ise, "Elektromanyetik radyasyonu iki ayrı frekans bandırdan oluşur. Birincisi çok düşük frekanslı elektromanyetik alanlar olarak isimlendirilen elektrikli cihazlardan, yüksek gerilim hatları ve trafolardan yapılan ELF bandıdır. Diğerleri ise baz istasyonları, cep telefonları ve radyo, televizyon vericilerinden yapılan radyo-mikro dalga frekans bandıdır. Bu iki bandın insan vücuduna etkisi, farklı fiziki mekanızmalarla olur. Güvenlik sınır değerleri de farklıdır. Buna rağmen halkı bilgilendirme maksatlı GSM firmaları tarafından hazırlanan broşürlerde, evde saçma kurutma makinesinden baz istasyonuna göre daha fazla radyasyon geldiği şeklinde yanıltıcı bilgiler veriliyor. Halbuki ELF ve RF-MW bantlarının frekansları ve etkileşimleri farklıdır. Genel olarak 2 kHZ frekans altındaki alanlar ELF bandını oluşturur. Yüksek frekanslı dalgalar ise 100 kHZ ile 300 GHz arasını kapsar" dedi.
"Vatandaşlar baz istasyonları ile ilgili maruz kaldığı seviyelerle ilgili bilgilere ulaşmakta güçlük çekiyor. Söz konusu durumu anlamak için başvuru yaptığınızda 4 ay beklemeniz gerekecek. 2012 yılında 200 yakın çalışma yaptık. Yaptığımız araştırmalarda, ülkemizde konutlardaki baz istasyonu kaynaklı elektromanyetik kirlilik seviyesi 2 V/m'nin altında olduğunu, yüzde 1-2 oranında 5-6 birimi aştığını gördük. Bu araştırmalar ülke genelinde daha geniş çapta yapılmalıdır. Elektro manyetik alanla ilgili limitler yüksek. Bazı insanlar değerleri normal sanıyor. Bu duruma hangi gözlükle bakmamız gerekmesini bilmeliyiz. Türkiye'de limitler 200 birim civarında olurken, Avrupa'da 1 birimi arasında değişiyor. Mesela bu oran İtalya'da 0.4, İsviçre'de 1" şeklinde konuştu.
BİR RİSK DE ISITICIDAN
Uzmanından 'Elektrikli Isıtıcılara 2 Metreden Fazla Yaklaşlamayın' uyarısı geldi. Zonguldak Elektrik Mühendisleri Odası Şube Başkanı, elektrik ve elektronik mühendisi Bülent Özgümüş, elektrikli ısıtıcıların birçok elektrikli cihazdan daha fazla elektromanyetik radyasyon yaydığını söyledi. Özgümüş, elektrikli ısıtıcılara 2 metreden fazla yaklaşılmaması gerektiğini kaydetti.
Bülent Özgümüş, kış mevsimiyle birlikte kullanımı artan elektrikli ısıtıcıların, yaydığı elektromanyetik radyasyon ile ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini söyledi. Elektromanyetik radyasyona maruz kalmamak için elektrikli ısıtıcılara 2 metreden fazla yaklaşılmamasını öneren Özgümüş, "Elektrikli ısıtıcılar, ortama yaydığı elektromanyetik radyasyon açısından birçok elektrikli cihazdan daha zararlı. Bu elektromanyetik alan etkisinden kendimizi korumamız gerekiyor" dedi.
Özgümüş, elektromanyetik alan etkisinin kişilerde baş ağrısı, halsizlik, isteksizlik ve yorgunluğa neden olabileceğini ifade etti. Özgümüş, "Vücut direnci düşük olan insanlarda elektromanyetik alanların kanseri tetiklediği konusunda ciddi araştırmalar var. Bunlar göz önüne alınarak elektromanyetik alan yayan bütün cihazları bilinçli kullanmamız gerekiyor" diye konuştu.
Bülent Özgümüş, bebeklerin ve küçük yaştaki çocukların bulunduğu odalarda da elektrikli ısıtıcı kullanımının önerilmediğini belirtti. Özgümüş, "Bebekler ve küçük yaştaki çocukların vücut dirençleri daha zayıf olduğu için elektromanyetik alandan daha fazla etkilenebilir. Bu tür ısıtıcılar kullanılmasının zorunlu olduğu durumlarda da odanın sık sık havalandırlması gerekir" dedi.
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar