Bingöl’de yapılmış bir araştırma. Akademisyenler Adaklı ilçesindeki elma üreticilerine soruyor: “Kullandığınız tarım ilacı kısa süreli zehirlenmeler yapabilir mi?”... Yüzde 90’ı “Evet” diyor.
Gürkan Akgüneş / Milliyet
Yine soruyorlar: “Peki, deri üzerini tahriş edebilir mi?”... Bu kez “Evet” diyenlerin oranı yüzde 95'e yükseliyor. Aslında kullanan da biliyor “tarım ilacı” olarak kendilerine satılan ürünlerin gerçekte zehir olduğunu. Ama gelin görün ki, araştırmaya katılan çiftçilerin tamamı bunları kullandıklarını söylüyor. Hem de 2 ay arayla 2 kez. Ayrıca, üreticilerin yüzde 87.5'i tarım ilaçlarının insan sağlığına zararlı olduğu konusunda da hemfikir.
MASKEYE RAĞMEN ZEHİRLENİYORLAR
Araştırmalara göre ilaçlamayı yapan hem doğrudan hem de dolaylı tehdit altında. Mesela 81 il belediyesinde ilaçlama yapan personele yönelik araştırma, her 4 çalışandan 1'inin pestisitlerle ilişkili olabilecek en az bir sağlık yakınmasının bulunduğunu söylüyor. Hem de araştırmaya katılan bin 344 çalışanın yüzde 88'inin maske takmasına rağmen.
Buna ek olarak çiftçi, kendisi veya başka üreticinin ürettiği sebze meyveyi tüketerek dolaylı olarak da zehirleniyor. Çünkü o ilaçların kalıntıları maalesef pazardan, marketten aldığımız sebze meyvede de var. Bu artık aşikar. Yediğimiz her öğünde bir miktar da tarım ilacı tüketiyoruz. Bu ilaçların insanlarda zehirlenmelere sebep olduğu kanıtlanmış durumda. Bu direkt bir zehirlenme değil tabii. Gün be gün organizmalarda biriken bir zehirden bahsediyoruz. Ama hangi tarım ilacı kalıntısını ne oranda tükettiğimiz ise büyük bir soru işareti. Çünkü ilgili bakanlık, denetim sonuçlarına dair ayrıntıları açıklamıyor. Biz sadece ne kadar denetim yapıldığını ve hangi miktarda ceza kesildiğini bilebiliyoruz.
Yapabildiğimiz tek şey, o ürünleri bol suyla yıkayıp mümkünse kabuklarını soyarak yemek. Böylelikle ciddi oranda kalıntıdan korunmuş oluyoruz - bazı meyve sebzelerde yüzde 96 oranında - ama sistemik etkili, yani ürünün içine işleyen ilaçlara yıkamanın da hiçbir etkisi olmuyor. İlaç olarak lanse edilen o zehirlerden biri de ‘fipronil'. Kendisine Avrupa'daki yumurta krizinden aşinayız. Yine bu köşede yer vermiştik.
TAVUKTAKİ ZEHİR BİTKİLERDE DE VAR
Hatırlarsınız, Avrupa'da kanatlı hayvanlardaki bit ve pireye karşı bu maddenin kullanıldığının ortaya çıkması büyük skandal yaratmıştı. Yumurtayla tavukta fipronil kalıntısı bulununca çok sayıda yumurta piyasadan toplanıp, bazı işletmeler kapatıldı. Avrupalı bazı kaynaklar fipronilli yumurtadan Türkiye'nin de etkilendiğini söylese de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı analiz edilen yumurtalarda fipronil maddesinin bulunmadığını deklare etti.
Tabii o açıklamada şöyle bir ifade de vardı; “Fipronil, bitki koruma ürünü olarak mısır ve ayçiçeğinde ruhsatlı halde kullanılabiliyor.” Geçtiğimiz günlerde Antalya'daki yerel yayın organı “Mygazete” kentteki mısır ve ayçiçeklerde bu maddenin kullanılmasını gündeme taşıdı. Sitede yer alan habere göre, Antalya çiftçisi fipronil adlı zehiri mısır ve ay çekirdeğindeki “tel kurtları”yla mücadelede kullanıyor.
AB'DE YASAK TÜRKİYEDE SERBEST
Haberde, ilacı satan firmanın bu ilacı AB'de sadece haşere öldürme amacıyla satabildiğine çünkü ilacın AB'de tarlalarda kullanımının yasak olduğuna da dikkat çekiliyor. Fipronil, zararlı etkileri anlaşılınca 2013 yılında zirai yasağa uğramış. Ama Türkiye'de bu yasak söz konusu değil.
Sorumuz şu; Avrupa'da yasaksa bizde niye serbest?
Akıllardaki bir diğer soru da Türkiye'deki mısır ve ayçiçeklerinde fipronil kalıntısının olup olmadığı.
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar